Türkçe
In English we often use an infinitive with to to talk about a person’s purpose.
We can also use 'in order to' or 'so as to'.
'So as to' and 'in order to' are more common before verbs like be, have, know etc.
Before a negative infinitive, we normally use 'so as' or 'in order'.
Notes for use of infinitive of purpose :
We say I came here to study English NOT I came here for studying English OR I came here for to study English.
We can use for + noun to say why we do something.
| Infinitive of purpose example sentences | |
|---|---|
| I'm here with a plumber to fix the clogged toilet. | Tıkanmış tuvaleti tamir etmesi için bir tesisatçıyla geldim. |
| Can you check the price tag to see if they are sold by the kilo or individually? | Fiyat etiketine baksana bi' sarımsak kiloyla mı satılıyor taneyle mi? |
| I think you are doing this on purpose to annoy me. | Bence beni kızdırmak için bunu bilerek yapıyorsun. |
| Arrgh... I can't believe he suggested leaving Pogo to take the room!!! | Ahh... Odayı almak için Pogo'yu bırakmamı teklif ettiğine inanamıyorum!!! |
| I just came to take Mike with me. | Mike'ı almaya geldim sadece. |
| I knew you were waiting to ask that question! | Bu soruyu sormak için beklediğini biliyordum! |
| Yeah, they reduce the price to get rid of them. | Evet, elden çıkartmak için fiyatlarını düşürüyorlar. |
| I need a couple of days to finish my projects... | Projelerimi bitirmek için birkaç güne ihtiyacım var... |
| What? Excuse me! Are you just calling to tell me this now? | Ne? Nasıl yani! Bunu söylemek için şimdi mi arıyorsun beni? |
| We can find you a better house to live in. | Sana yaşaman için daha iyi bir ev bulabiliriz. |
| It helped me a lot to save some time. | Biraz zaman kazanmamda çok yardımcı oldu. |
| I took a half day off work to bring Pogo to the vet. | Pogo'yu veterinere getirmek için yarım gün izin aldım. |
| I brought him to see if he gets on well with Bear. | Bear ile iyi anlaşacak mı görmek için getirdim. |
| Alright, I need one of you to help me open the door. | Pekala, birinizin kapıyı açmama yardım etmesi gerekiyor. |
| Are you here to talk about this issue, Nick? | Bu meseleyi konuşmak için mi buradasın, Nick? |
| It requires two people to do it... | Bunun için iki kişi gerekiyor... |
| Because I need the chicken stock to cook the rice in. | Pirinci haşlamak için tavuk suyuna ihtiyacım var çünkü. |
| Maybe it's better for us to meet up somewhere to talk about this. | Belki de bir yerde buluşup bunu konuşmak bizim için daha iyi olur. |
| I will try to talk to her to solve the problem! | Sorunu çözmek için onunla konuşmayı denerim! |
| You can bring Pogo one day to see if they get on well. | İyi geçinip geçinmediklerini görmek için bir gün Pogo'yu getirebilirsin. |
