Türkçe
In English we often use an infinitive with to to talk about a person’s purpose.
We can also use 'in order to' or 'so as to'.
'So as to' and 'in order to' are more common before verbs like be, have, know etc.
Before a negative infinitive, we normally use 'so as' or 'in order'.
Notes for use of infinitive of purpose :
We say I came here to study English NOT I came here for studying English OR I came here for to study English.
We can use for + noun to say why we do something.
| Infinitive of purpose example sentences | |
|---|---|
| I just came to take Mike with me. | Mike'ı almaya geldim sadece. |
| She called me last night to let me know about the clogged toilet... | Beni dün gece tıkanmış tuvaleti haber vermek için aradı... |
| I need a couple of days to finish my projects... | Projelerimi bitirmek için birkaç güne ihtiyacım var... |
| I'm just calling you to check if you are ready. | Hazır mısın diye kontrol etmek için aradım. |
| We can find you a better house to live in. | Sana yaşaman için daha iyi bir ev bulabiliriz. |
| Because I need the chicken stock to cook the rice in. | Pirinci haşlamak için tavuk suyuna ihtiyacım var çünkü. |
| I knew you were waiting to ask that question! | Bu soruyu sormak için beklediğini biliyordum! |
| I think she went upstairs to get some sleep. | Sanırım uyumak için yukarı çıktı. |
| Arrgh... I can't believe he suggested leaving Pogo to take the room!!! | Ahh... Odayı almak için Pogo'yu bırakmamı teklif ettiğine inanamıyorum!!! |
| Excuse me!? I just played with the kids to keep them entertained. | Pardon!? Sadece çocukları eğlendirmek için onlarla oynadım. |
| Can you check the price tag to see if they are sold by the kilo or individually? | Fiyat etiketine baksana bi' sarımsak kiloyla mı satılıyor taneyle mi? |
| No, it's only for people to have fun at an amusement park. | Hayır, burası sadece insanlar için lunaparkta eğlensinler diye. |
| Don't you have a cleaner to help keep the house clean? | Evi temiz tutmaya yardımcı olacak bi' temizlikçiniz yok mu? |
| I brought him to see if he gets on well with Bear. | Bear ile iyi anlaşacak mı görmek için getirdim. |
| To avoid making my payment! | Bana ödemeyi yapmamak için! |
| What? Excuse me! Are you just calling to tell me this now? | Ne? Nasıl yani! Bunu söylemek için şimdi mi arıyorsun beni? |
| To guarantee our safety. | Can güvenliğimizi sağlama almak için. |
| I wonder how many times you brought her here to watch the sunset. | Gün batımını izlemek için onu buraya kaç defa getirdiğini merak ediyorum. |
| Mike just went to get us some drinks. | Mike şimdi bize içecek birşeyler almaya gitti. |
| So I turned the stove up higher to cook faster. | Ben de daha hızlı pişirmek için ocağı daha da açtım. |
