Türkçe
In English we use imperatives to :
The positive imperative is the same as the infinitive. The negative imperative is don't + infinitive.
Notes for use of imperatives :
In English an imperative sentence does not require a subject; the pronoun "you" is implied.
Imperative Example Sentences :
Positive Examples of Imperatives :
Negative Examples of Imperatives :
| Imperative example sentences | |
|---|---|
| https://www.google.com/search?q=How+did+Pinocchio+realize+he+wasnt+a+real+boy | Linki görmek için buraya tıklayın! |
| Don't act like you don't understand. | Anlamıyormuş gibi yapma. |
| Okay, let's go! | Tamam, hadi gidelim! |
| That's fine, say hi to everyone. | İyi o zaman, herkese selam söyle. |
| Alright, let me check that for you. | Pekala, sizin için kontrol edeyim. |
| Okay, deal... Let me google it! | Tamam, anlaştık... Google'layayım! |
| You don't have to go to the garden, dear, just smoke in the kitchen. | Bahçeye gitmene gerek yok canım, sigaranı mutfakta iç. |
| I have discovered this recently, listen to the lyrics. | Şunu yeni keşfettim, sözlerini dinle. |
| I can hear you, don't hang up, Jen! | Ben seni duyabiliyorum, kapatma, Jen! |
| I'm dead serious, just check the prices on your phone. | Çok ciddiyim, istersen telefonundan fiyatlara bak. |
| Please be there on time... Don't make me wait! | Lütfen vaktinde orada ol... Beni bekletme! |
| Okay, let's check the blue ones first then. | Tamam, hadi şu mavileri kontrol edelim ilk önce o zaman. |
| He might be overly excited, try not to hold him too tight. | Aşırı heyecanlanmış olabilir, çok sıkı tutmamaya çalış. |
| Don't forget the beer deal. | Bira sözünü unutma. |
| Hi Diego, please don't unleash Bear for now. | Selam Diego, lütfen şimdilik Bear'ın tasmasını çıkarma. |
| Please don't get the half price ones. | Lütfen yarı fiyatlı olanları alma. |
| Oh sorry, please don't think I'm overreacting! | Ah, pardon, lütfen aşırı tepki verdiğimi düşünme! |
| Okay, just tell us how much they pay, then. | Tamam, o zaman bize ne kadar ödediklerini söyle. |
| Nope! We can walk there in just 10 minutes, let's go! | Hayır! Oraya 10 dakikada yürüyebiliriz, hadi! |
| It was very nice to see you, say hi to Flora. | Seni görmek güzeldi, Flora'ya selam söyle. |
