Example sentences of : içindeki
atın diz içindeki yara
çiftlik ve içindeki binalar
delerek içindeki sıvıyı akıtmak
delip ya da kesip içindeki siviyi çekmek
kemik içindeki çıkıntı
paçavralar içindeki kimse
pislik içindeki ev
pislik içindeki yer
saplama tuğlanın duvarın içindeki kısmı
şapka içindeki ter tutucu bant