Example sentences of : halde
acınacak halde olan
açlıktan ölecek halde olan
berbat bir halde olmak
berbat halde olmak
bir yeri darmadağınık bir halde bırakmak
birbirine zıt oldukları halde belirli bir amaç için birlikte çalışmak
doğru dürüst düşünemez halde olmak
fena halde üşütmek
fena halde yanılmak
harap yıkık dökük bir halde olmak