Example sentences of : taşıyan
dökme mal taşıyan gemi
elbisenin eteğini taşıyan kimse
golf takımlarını taşıyan yardımcı
hastalığı vücudun başka bir bölümüne taşıyan ilaç
kalıtımsal özellik taşıyan gen
sıkıntı ve güçlük belirtileri taşıyan nevrasteni durumu
tabutu taşıyan kimse
tören asasını taşıyan kimse
tren taşıyan feribot
uçağın kuyruğunu taşıyan tekerlek