Example sentences of : ortaya
açıkça ortaya koymak
ansızın ortaya çıkıvermek
avusturyalı bir rahip tarafından ortaya atılan ve heredite ile ilgili kuram
beklenmedik biçimde ortaya çıkmak
bir fikri ortaya atmak
birdenbire ortaya çıkmak
birinin ortaya dökülmesini istemediği bir şeyi başkasına söylemek
casusluğu ortaya çıkarma
davranışlarıyla ortaya koymak
eseri ortaya koyan sanatçı grubu