Example sentences of : bütün
bir bütün halinde toplamak
bir bütün olarak
bir şeye bir bütün olarak bakmak
bir şeyi bütün ayrıntılarıyla konuşmak
dışında bütün bez
dini bütün kimse
işin bütün yönlerini bilmek
ulusun bütün tanrıları
Ama telefonumdaki bütün fotoğraflarımı ve numaraları kaybettim.
Ama telefonumdaki bütün resimlerimi ve iletişim bilgilerini kaybettim.