Example sentences of : alan
anten alan kazancı
bazen ileum'un serbest sınırı üzerinde yer alan kese şeklinde kör bir oluşu
bazı hayvanların vücutlarının arka kısmında yer alan hareket yeteneğine sah
borç alan kimse
borç alan ülke
borsada halka satılmayan yeni senetleri alan kişi
çim alan bakıcısı
elektrostatik alan şiddeti
entegral alan motor
esir alan kimse